Ozo Coffee ile Karaköy’deki mekanından beri tanışıyoruz ve DIY (do-it-yourself) kültürünün bizce önemli Türkiye temsilcilerinden mekan sahibi Önder ilk tanışmamızdan beri bizi etkiliyor.
Mekandaki bir çok objenin bizzat tasarımcısı/marangozu/mühendisliğini Önder yapmış, Karaköy’den Kadıköy’e taşıdığı mekanında da tüm konsepti kendi tasarlamış ve bizzat icra etmişti. Bu bizce yeterince iddialıydı ama daha orijinal ne yaparım diye sormak doğasında olduğu için onu geçtiğimiz seneden beri yollarda - bu portakal rengi vosvos kahve arabasıyla - görüyoruz.
Aracın içi ergonomi ve özgünlükte çok başarılı, dışarıdan küçük görünüyor ama içeride müşteri bile ağırlanabilir... Espresso cihazı, öğütücüler, aeropress, syphon, v60, Chemex, eksik yok, tam teşekkül... Önder aynı zamanda ressam ve bundan gelen estetik algılayışını araç-tasarım uyumunda ve diğer tüm detaylarda görmek mümkün. Etkinlik, festival ve şenlikler dışında yakında sabit bir alanda da görebileceğimiz Ozo Coffee On The Road, demlediği her kahvenin posası için bir ağaç dikiyor ve bunu müşterileriyle çalışma grupları oluşturarak tecrübe ettiriyor. Bu şekilde şimdiye kadar yüzlerce ağaç dikilmiş...
Hazırlıklı olun espresso ve filtre kahvesiyle, ve kim bilir belki de Nitro’suyla - her yerden Ozo çıkabilir...