To Blend or Not To Blend...
Biz ikincisini seçenlerdeniz ama bunun tek doğru olduğu iddiası yerine olasılıklar ve nedenler üzerinde biraz duralım istedik...
Bir bardak kahvedeki kalitenin gerisinde çok fazla parametre var ve motivasyonumuz bunlardan tamamını mutlaka karşılıyor olmak yerine farkındalığımızı güncel tutmak ve mümkün olduğunca iyileştirmeye gitmek. Yeşil çekirdek kalitesi, çuvaldaki kusur oranı, bize gelene kadarki saklama koşulları, hasat tarihi yani çekirdeğin tazeliği bunlardan en önemli olanları...
Eğer bu parametrelerde sıkıntılarınız yüksek seviyedeyse ve de durum iyileşecek gibi görünmüyorsa ya da müşteri kitleniz; belli türde özellikleri spesifik şekilde vurguluyorsa (yüksek gövde ve meyve tatları olsun ama asidite düşük, kokusu yoğun ve fiyatı da uygun olsun) ve çekirdeğin geldiği yer, rakımı vb. künye bilgilerinden ziyade kahveyi herhangi bir ‘içecek’ gibi yorumluyorsa harmana sıcak bakabilirsiniz...
Yine harmanı eğer ‘idealist’ bir şekilde ele alıp tüm olması gerekenleriyle koku, tat, asidite, denge unsurlarını zirvede yakalama gibi bir yolda ilerlerseniz yukarıdaki harmanlama nedenlerine aykırı düşmüş olabilirsiniz, örneğin maliyet avantajını bu şekilde sağlayamayabilirsiniz ya da müşteriniz beklentisine ters düşebilirsiniz. Bu da aslında harmanlamanın sadece bir tadım konusu olarak ele alınmaması gerektiğini gösteriyor.
Single origin kavurma da; profillenen kahvenin geldiği yörenin özellikleri neyi gerektiriyorsa ona odaklanılabilmesi, çekirdeği daha iyi tanıyabilme fırsatı, tarladan baristaya hatta müşteriye kadar daha iyinin nasıl olabileceğini düşünme fırsatı veren bir motivasyon kaynağı olması sebebiyle tercih edilebilir.
Ayrıca harmanlamanın tüketici tarafında da yapılabileceğini ekleyelim;)
Tercih sizin.
Fotoğraf: royalcoffee.com